12 Kasım 2015 Perşembe

Halkın Yapı Cephelerinde Yenilik Araması

 20.yy yapıları geniş cam yüzeyleri ve insan ölçeğini aşan kütleleriyle modern hayatın bir parçası haline geldi.Rutin yürüyüşlerimiz,herhangi bir mekanda oturup çevreyi izlememiz,yüksek binalar içindeki gezinmelerimiz gibi mekansal tecrübelerimizle bu ölçekteki yapılar bir zaman sonra boğucu olmaya başladı.Gözümüz artık daha insancıl,detaylı ve duvar dokusu olan yapılar aramaya başladı.Loş atmosferiyle bir tarihi kilise veya insan ölçeğinde ahşap bir yapı,nakış gibi işlenmiş taş bir konak her zaman ilgimizi çekti.Hafta sonlarımızı bu yapıları görmeye,hatıra fotoğrafları çektirmeye ayırıyoruz.Hatta görmediğimiz güzel yapıları görmek için tur organizasyonlarına katılıyoruz.Bu yapıların atmosferini deneyimleyen insanlar doğal olarak yeni binaların neden bu kadar ruhsuz olduğunu anlamak istiyor.Benim mimar olduğumu öğrenen yeni tanıştığım birçok insanın aklına gelen ilk soru bu oluyor.Ülkemizde modern mimarinin iyi örneklerinin olmaması mimar olarak beni de zor durumda bırakmıştır.Dünya ölçeğine baktığımızda ise çok iyi uygulamalar bulabiliriz.Hatta bu tarz birçok yapı küçük bütçelerle yapılıyor ve ülkemizde de yapılabilir nitelikteler.Bu yapıların kritik özellikleri var.Bu yapılar kütlesel olarak şehir ölçeğiyle uyumlu binalar.Bu mimarlar Yapı yapılacak çevrenin siluetini bozan bir yapıyı ilkesel olarak yapmazlar.Bizde ise mimarlık tamamen ticaret olmuş durumda.Mimarlık ortamının olmaması beklentileri de düşürüyor.Özellikle müteahhit olmanın kriterinin olmaması bizler için en kritik konudur.Sadece yeni bir imar siyasetinin uygulanmasıyla mevcut sorunların çözülebileceği kanısındayım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder