Mimari görünüşlerin dik açıyla bakan bir göze göre
çizilmesi ciddi algı sorunları yaratabilir.Çünkü basit bir küpün bile farklı
açılardan görünüşleri oldukça farklıdır.Dik açılı görünüşe göre tasarlanan bir
yapıda mimarlar farklı açıların kullanımına özenebilirler.Fakat perspektif
görünüşün bakılan yere göre değiştiğinin farkında olmayan bir mimar bu bilgiyi
de kullanamaz.Özellikle tarihi yapılar bu dik açıya göre tasarlanırdı.Tarihi
yapılar taştan ve yığma yöntemle inşa edildikleri için cephelerinde taşın
dokusu ve ölçeği hissedilir.Taşın verdiği bu his sayesinde geleneksel yapılar
gözümüze daha sıcak görünür.Modern yapılar ise bize daha hantal görünebilir.Standartlaşma
ve yapıların hızlı yapılma isteği neticesinde cepheler hantal görünmeye başladı
ve insan ölçeğini aştı.İnsan ölçeğini aşan yapılar insanda perspektif duygusu
yaratmayabilir.Özellikle sokakların dar olması bu duyguyu engeller.İnsan
ölçeğine yakın yapılar-gözün bakış açısı içerisinde bulunan-daha rahat
kavranır. Çok katlı yapı inşa etmenin zor olması nedeniyle tarihi yapılar insan ölçeğindedir.Mimarların tasarım
yöntemleri mimari algı anlamında sorunlar yaratabilir.Örneğin ölçekli çalışan
bir mimar yapı inşa edilip birebir ölçekli yapıyı karşısında görünce hayal ettiği
detayların farklı olduğunu görebilir.Tasarım açısından mimarın yapıyı inşa
edilmiş haliyle hayal etmesi ve detaylarını bu yöntemle düşünmesi doğru olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder