3 Mayıs 2016 Salı

Surface Architecture Summary Kitabı Çevirisi

1.  20.yüzyılda ortaya çıkan endüstrileşme mimari cephedeki simgesel ifadelerin kullanımından vazgeçilmesine neden oldu.
2. Binanın tüm hacmi karakterinin oluşmasında rol oynar.
3.Newgate hapishanesi bina cephesindeki ifadesiyle caydırıcılığı sağlar.Binanın dış yüzü fonksiyonunu tamamen yansıtır.
Newgate hapishanesi
4.Bina cephelerinin  manevi özellikleri vardır.
5.Yapıda uygun bir melankoli sağlamak için yapı düz yüzeylerden oluşur ve detaylandırmalar sade olur.Bu mimaride gölgeler dekoratif özellik taşırlar.
6.Yapıda pencereler duvarlarda bir boşluk olarak bulunmaz.Bu pencereler yapıyı çevreleyen ve yapının parçası olmuş elemanlardır.Philip Johnson ve Henry Hitchcock cam kaplamayı hacmin ve düzlülüğün(flatness) ifadesi olarak görmüşlerdir.Bu mimarlar bant pencereler kullanarak taşıyıcı çerçevelerin cephedeki ifadesini kaldırmışlardır.Cephede kullanılan kornişlerden vazgeçmişlerdir.
7.Paul Zucker'e göre modern mimarlık iki safhadan geçmiştir.Birinci safhada yüzyılın başlangıcında eklektik ve taklit mimariden kurtulmuşlardır.İkinci safhada ise fonksiyonel dışavurum gelişmiştir.Modernizmin bir sonraki safhası ise sosyal yönü olacak yani sosyal konulara entegre olmak olacaktır.
Haus Der Deutchen Kunst
8.  19 ve 20.yüzyıllarda bazı binalarda sahte anıtsallık stilinde yapılar tasarlandı.Bu binaların cephelerinde binanın fonksiyonuna aldırmadan devamlı surette kolon dizileri kullanıldı.Haus der deutchen kunst ve Mellon İnstitute bu tarzda inşa edilmiş sahte idealler peşindeki binalardır.Cenovada yeralan palace of the league of nations binası uluslararası alandaki eklektik binalardan en bilinenidir.Bu yapılarda biçim konstrüksiyondan ayrı düşünülmüştür.
9.Jose luis sert'e göre yeni formlar daha iyi bir dışavurum sağlar.daha zengin bir plastisite ve daha zengin bir heykelsi kalite sağlar.
10.Luis kahn modern mimariyi savaş endüstrisinin oluşturduğunu söyler.
11.Modern öncesi ve endüstrileşme öncesi dönemde yapıların cephelerinde kullanılan elemanlar benzerlik gösterirdi.Günümüzde toplu üretilen malzemelerden ötürü şehir merkezlerinde yapılar birbirinin benzeri haline geldi.
12.Minimalist mimaride çeşitli formlar kullanılır ve minimalizmde tekrar (repetation) önemli yer tutar.Tekrar etme estetik bir araç olarak kullanılır.Tekrar etme vasıtasıyla cephelerde bir doku yaratılır.
13.Konstrüktivizm:Konstrüktivist mimarlıkta geometrik şekiller vurgulanır ve mimari tasarımda deneysellik vardır.Bu mimari herşeyi basitleştirmeyi amaçlar.Bu mimari akım kendisinden önceki mimariyi terk etmiştir.Soyut geometrik şekiller kullanırlar.Bu akımın ortaya çıktığı yıllarda rusya'da binalar ortaçağı andırıyordu.Konstrüktivistler endüstrileşmiş bir mimariyi öne çıkarmayı düşünüyorlardı.Çelik,beton ve cam gibi modern malzemelerden faydalandılar.

The Factory
Fabrikada üretilen yapı bileşenlerinin kullanımı iklime uyumluluk konusunda zorluklar yaşatır.Mimari tasarım endüstriyel ürünlere göre yeniden düşünülmelidir.
Total Containment
Cephe kaplaması yapıyı karakterize edip caddenin ve şehrin görünümünü olumlu doğrultuda etkilemelidir.Cephe kaplaması cephenin bütünlüğünü tek başına sağlamaz.Cephe panelleri ister metal,beton veya cam olsun bir strüktürel çerçeveye otururlar.Burada yapının limitini tanımlamak önem taşır.Teknoloji ve görünüm uyum içerisinde olmalıdır.

Chicago Frames
Yeni malzemeler ve yeni inşa metodları yeni mimari formların oluşmasına ortam hazırlamıştır.Luis sullivan kendi çağdaşı mimarların aksine mimaride daha yoğun olarak dekorasyona başvuran bir mimardı ve Chicago'da gökdelenlerin çelikten ve hızlı basit görünümlü inşa edilmesine karşı çıkıyordu.Bragdon'a göre süs tarihi bilgiyi ve anlayışı yansıtır ve gökdelen mimarisinde terk edilmiştir.
Duvar zamanla kaplama,muhafaza ve askı gibi görevler üstlenmiştir.Sullivan cephede gereksiz dekorasyonu azaltmıştır.Chicago müşterileri yapının her detayında süsleme kullanılması konusunda kararsızdı.
Fabrikada üretilen yapı bileşenleri ile oluşturulan hangi mimari dışavurum başarılı olmuştur? Bu soruyla ilgilenen ve sorgulayan grup Amerika ve Avrupada etkili olan arts and crafts grubudur.Frank lloyd wright'a göre basit yüzeyler mekanik üretilen ürünlere uyumlu idiler ve zamanın karakteristiğini yansıtıyorlardı ve bu basit yüzeyler onun mimari estetiğinin anahtar öğeleriydiler.Arts and crafts akımı ağır iş yükünü azaltma ve yapıların daha kolay yapımını amaçlıyordu.Mimarlar yapıda duvarlar konusunda oldukça mücadele ettiler.Bu konular duvarların modası geçmiş bir şekilde inşa edilmesi veya çağdaş yapım yöntemleriyle inşa edilmesi idi.Bu iki konu arasında ciddi mücadele edildi.
Luis sullivan'ın oditoryum binasında yapı programının gerektirdiği yaratıcılık cephelere yansıtılmamıştır.Cepheler geleneksel nitelikte ve rustik(kaba yontu taş cephe)bir havadadır.Cephe geleneksel cephe düzeninde olduğu gibi temel,orta ve üst olmak üzere yatay katmanlara ayrılmıştır.Bu bölünme duvarın otonomisini güçlendirir.
First Leiter Building
Jenney'in First Leiter yapısında döşemeler demir kolonlara oturur.Binada cephede taş sütunlar kullanıldı.Cephe alt birimlere ayrılmıştır.Bu düzen ile sütunlar azaldı ve pencere yüzeyleri arttı.Bu binada cephede taş sütunlar bulunmasına rağmen binayı çelik taşıyıcılar taşıyordu.Bu yüzden bu mantık gerçekçi bir mantık değildir.Taşıyıcı duvarların vurgulanması gibi bir çaba yoktur.Luis sullivan'ın oditoryum yapısı  ile First Leiter yapısındaki duvar ve taşıyıcı sistem farkı sivil ve ticari yapılardaki strüktür farklılığından kaynaklanır.Yapı çeşitlerine göre de yapının strüktürü değişebilir.
Yapım yöntemiyle cephesel ifade uyumlu olmalıdır.
Luis sullivan carsan pirie scott binasında üst katlarda şerit şeklinde pencereler kullanmıştır.Bu pencereler devamlılık göstermez.Genelde dikey elemanlarca kesilmiş olur.Bu pencereler esnetilmiş çekiştirilmiş bir görünümdedirler.Bu yapıda cephede bir bütünlük yakalanmıştır.Yapının ilk iki katında süslemeler kullanılmıştır.Köşe vurgusu dikeyliği vurgular.

Window/Wall
Çağdaş mimari pratikte yapılara karakterini ön yapım (premade) ürünler kazandırır.Mimarlar için malzeme seçiminde estetik ve teknik konular karar vericidir.Pencerelerin termal izolasyon ve ışık kaynağı olma gibi fonksiyonları vardır.Çağdaş mimaride pencere tasarımında estetik kaygılar ön planda değerlendirilir.Pencerelerde meydana gelen görsel ve teknolojik ilerlemenin aksine pencerelerin geleneksel görünümlerinin korunması istenir.

De-vignolization
Le corbusier, pencere tarihinin mimarlık tarihiyle aynı olduğunu iddia eder.Mimarlık tarihi pencere boşluğuna sahip taşıyıcı duvarın gelişmesiyle ilerleme sağlamıştır.Rönesans mimarı Vignola mimarlık ile ilgili bazı ilkelere sahipti.Bu ilkeler yunan ve roma sanatına dayanıyordu.Vignola pencereler arasındaki alanların düzenlenmesi ile ilgileniyordu.(Bu alanlarda duvar,sıva ve kolon gibi öğeler kullandı.)Le corbusier'in pencereleri ufuk çizgisine paraleldir.Gelişen yapı teknolojisi Le corbusier'in bu tür uygulamalar yapabilmesine imkan tanımıştır.Bu tarz cepheler 'free façade' olarak değerlendirilmiştir.Bu cephede pencereler iç mekandaki bölmelerden ve taşıyıcı sistemden bağımsızdır.Bant pencereler estetik bir kazanım olarak kabul edilir.Bant pencereler mekandaki ışık miktarının fazla olmasını sağlar.Bant pencereler odayı doğa ile bütünleştirir.Le corbusier'in çağdaş yapım tekniklerini kullanması kendisine manevi bir haz veriyordu.Bu hazzı oranlarda,ince dikey detaylarda ve aralıksız yüzeylerde görebiliriz.Yatay pencereler yapının iç mekanına daha fazla ışık alan bir enstruman olarak takdim edildi.Radiant şehir projesinde Le corbusier cam duvarları yapının akciğerleri olarak kabul etti.Bant pencereler odayı peyzaja bağlayan bir aygıttı.Le corbusier'in Une Petite Maison yapısında bina peyzajın görüş açısına yerleştirilmiştir.(coğrafi ve topografik olarak)Bu bakış açısı bant pencereler tarafından sağlanır.Arsa ve plan manzara ile birbirine bağlanır.Bant pencereler panoramik bakış sunarlar.Le corbusier'in
Clarte Apartmanı
Clarte apartmanında cephede bant pencere kullanılmıştır.Fakat bu pencerenin tamamı saydam değildir.Sadece orta kısmı saydam, diğer kısımları ise buzlu camdır.Bu tutum cephede saydamlık açısından bir süreklilik sağlar ve bant pencerelerin de kullanılmasını sağlar.Cephenin çoğunluğu camdan oluşur.Aynılık (sameness) hissi doğurur.Clarte apartmanında balkonlar, konsollar yaparak cepheyi kısımlara ayırmıştır.Bu durumun şu faydaları olur.1.Apartman yeni mekanlar kazanır.2.Yapının güney cephesinde güneş kırıcı olarak işlev görür.3.Diğer binalar için bir tipoloji oluşturur.4.Yapı için inşaat ve bakım aşamasında kalıp işlevi görür.5.Cepheyi kısımlara ayırır.
Le corbusier'in bant pencereleri, üzerinde doğanın teşhir edildiği bir tür tablo işlevi görürler.

Opacity and Transparency
Raul Dufy ve Henri Matisse,the studio in the impasse de guelma adlı çalışmasıyla hile yoluyla pencereleri çoğaltmıştır.Pencere formundaki resim, mekan içerisinde sanal bir manzara havası yaratmıştır.

The Oblique
Perspektif çerçeveler farklı bakış açılarından farklı görünümler sunar.Bir çizimde görüş uzaklıkları değiştikçe görünümler de değişir.

The Depth of The Window Wall
Le corbusier'in geliştirdiği brise-soleil detayı güneş kırıcı bir detaydır.Gölgelik bir alan ve bir gölge yığını oluşmasını sağlar.Bu detay, cephenin düz(frontality) görünmesini engeller.Le corbusier'in çapraz pencere detayları (carpenter center for the visual arts) ışığı ve görüşü ayarlar.Bu detay ışığın yoğunluğunu ayarlar.

Taking Stock
Stock pencerelerin kullanımındaki eğilimin nedeni bu pencerelerin cephenin görünümünü kurtarmasıdır.(save appearances)Pencere üreticileri bu pencerelerin estetik göründüklerini garanti ediyorlar.Stock pencerelerin birçoğu geleneksel görünümleriyle satılıyorlar ve görünümleriyle yapılara bir otantiklik katıyorlar.

Border Adjustments
Pencereler sadece dışarıya bakılan bir enstruman değildir.Aynı zamanda bir düzenlemenin aracıdır.Pencerelerin vasıtasıyla aydınlatma,ısı,gürültü ve diğer nitelikler karakterize edilir.Pencereler iç mekanı yeniden düzenledikleri gibi dış cepheyi de aynı şekilde düzenleyebilirler.Stock pencereler yeni taşıyıcı strüktürler içinde yeniden tasarlanabilirler.

Vertical and Horizontal
Le corbusier yapım sistemi ile cephe ifadesi arasında bir uyum aramıştır.Le corbusier yapıların ön cephelerini arka cephelerinden farklılaştırmıştır.Perret'ye göre le corbusierin bant pencerelerinin amacı estetik kaygılardı.Hacmi vurgulamak gibi bir amacı vardı.Perret dikey pencereleri yeniden yorumladı ve transforme etti.Perret'nin rue raynouard apartmanında betonarme strüktür ve taş cephe panelleri kullanılmıştır.Bu iki malzemenin güçlü kontrastlığı benzer renklerde olmalarıyla azaltılmıştır.Cephenin düzlemsel etkisi taş panellerin boşlukları doldurmasıyla giderilmiştir.Le corbusier geleneksel antropolojik pencereleri reddederken Perret transformize etmiştir.

Misalignments(doğru yerinde ve konumunda bulunmama)
Çerçeve,panel ve pencere komposizyonu içindeki yatay ve dikey oyunlar Giovanni Muzio'nun işlerinin merkezini oluşturur.Palazzo tipindeki yapılarıyla cephelerde süsler ve pilastırlar yoluyla geometrik bir kompozisyon yaratır.Bu binalarda taşıyıcı strüktür ve kaplamalar tuğlanın dışındaki malzemelerden yapılmıştır.Yatay ve dikey elemanların kullanımıyla oluşan cephelerin kullanımı Le corbusier ve Perret'de görülmez.Muzio modern taşıyıcı strüktürler kullanarak geleneksel düzenleri tekrar kullanmayı denemiştir.
Adolf Loos Michaelplatz
Adolf loos'un michaelplatz,vienna,(1909-1911) binasında pencere açıklıkları(openings) ve strüktürel çerçevede bazı konum farklılıkları(misalignment) göze çarpar.Bu yapıda strüktürle görünüm uyumlu değildir.Yapının ana taşıyıcı strüktürü cephedeki dorik düzen görünümüyle uyumsuzdur.Ayrıca bu dorik giriş cephesindeki kolonların taşıyıcı özelliği yoktur.Loos yapının modernliğini gizlemek istemiştir.
Looshaus binasında giriş seviyesinde bant pencereler ,asma kat düzeyinde cumba pencereler,konut katında ise duvarı delen punched windows gibi pencereler yer alır.Bu yapıda konuma uygun bir rasyonellik vardır.Zeminin sivil bir yapıda olması-cadde girişi olması-asma katta terzilerin çalışma odaları olması(bu mekanlar yoğun gün ışığı gerektiriyor)apartman katında ise tipik konut pencereleri kullanılmıştır.

Cladding As Clothing
Adolf Loos cephe anlayışında, yapı cephesi dikkat çekici nitelikte kaplanmalıdır demektedir.Loos alışılmış,anonim formları yapıların cephelerinde kullanmıştır.Loos'a göre her malzeme aynı değere sahiptir ve bir malzeme neyse öyle görünmelidir.Yani tuğla görünümlü kağıt kullanmamak gerekir.

maison de verre
Windows and/as Walls
Pierre Chareau, maison de verre binasında cam tuğla kullanarak yapı içindeki ışık miktarını artırmıştır.Bu yapıda zemin katta dr D'alsace'nin bürosu bulunuyordu.Bu mekanda parlak bir ışık istenmiyordu.Fakat mahremiyet istenen bir özelliktir.Yapıda pencerelerin üç çeşit fonksiyonu vardır.1.Işık 2.Havalandırma 3.Manzara

The Appearance of Covering
Mimarlık kültürel bir role sahiptir.20yy.da mimarlık ağır duvar yapısından hafif,şeffaf duvarların ve cam yüzeylerin olduğu bir mimarlığa evrilmiştir.

Hoffman'ın palais stoclet yapısı
Atectonic Fabrications:Sliding Surfaces
Hoffman'ın palais stoclet yapısının cephesinde kablo benzeri hatlar vardır.Aynı yaklaşım venedikteki cad'ora in venice adlı yapıda da vardır.
Hacim ve kalınlık cepheye bağlıdır.Kablo benzeri hatlar taş kaplamanın boyutunu ortaya çıkarır ve yapının hacminin okunmasına yardımcı olur.
Max Fabianinin portois and fix block of flats yapısında cephede değişik renklere sahip tuğla kaplamalar kullanılmıştır.Farklı renklerde olan bu tuğlalar cephede bir ritim oluşturur.Yapının cephesinde tuğlanın bu şekilde kullanılmasıyla malzeme karakterini kaybetmiştir.

Masking and Revealing
Wagner'in erken işlerinden biri olan Majolica apartmanında cephe yüzeyi geometrik olmasa da dekoratif görünümdedir.Tekstil benzeri yüzey organik ve çiçeksidir.
Wagner'in geç dönem yapılarından birisi olan karlplatz istasyon binasında cephe anlayışı değişmiştir.Cephede organik ve konstrüktif  öğeler dikkat çeker.Bu cephede Wagner geleneksel üç parçalı cephe anlayışını devam ettirmiştir.Wagner ''bir mimar her zaman konstruksiyondan bir sanat formu geliştirmelidir.'' demiştir.
Wagner'in kaplama anlayışına göre modern idealleri gerçekleştirme ile geleneksel formları uygulama arasındaki gerilim ironik bir form ihtiva eder.
Wagner'in post office savings bank binasında taş kaplama subasman klasik bir karakterdedir.Fakat köşelerin modern bir inceliği vardır.Bu yaklaşım sahte bir jest doğurur.

Symbolic Surfaces
Form sembolik bir anlam kazanırsa malzeme karakterini yitirebilir.Cephede formlar ve uygulanan renkler insan olaylarını sembolize eder.
Mimari mimesis sembolik içeriğin ortaya çıkması için malzemenin gizlenmesini gerektirir.Tiyatroda bir oyuncu kendi duygularını nasıl gizliyorsa malzeme de kendi karakterini gizleyebilir.Gerçeği gizlemek veya inkar etmek dini olaylarda veya seküler olaylarda temel bir olaydır.Fabiani ve Wagner kendi yapılarının ekosunu (echoes)tahmin etmişlerdi.Onların yapılarında cephe kaplamaları veya giydirmeleri toplumun kültüründen ayrı değildi aynı doğrultudaydı.
Dini eğlence ortamında puslu atmosfer gerçek bir sanatsal atmosferdir.(Semper'a ait bir düşüncedir.)gerçekliğin gözardı edilmesi yani malzemenin doğal halinden farklı kullanılması cephede yeni bir sembolik anlam yaratıyorsa gerekli bir eylem haline gelir.
Renk kullanmak cephede çözümü zor bir kaplama malzemesidir.(taş duvarlar renkli boyalar kullanılarak gizlenir ve saf renkler ortaya çıkar.)
Mimari dışavurum,yapının konstrüksiyonunu yansıtan tasarımlar yapmakla sınırlı değildir.Cephe formları ve renkler insani olayları (human events) sembolize eder.Duvarlar ile çerçevelenen yapılar (wall building) toplum için sembolik yapılardır.Sanat kendi malzeme doğasına baskın çıkarak doğadaki süreci ve ilişkileri taklit eder.(schlegel-düşünür)

Surface Applique
Robert Venturi'ye göre süslemenin sembolik bir fonksiyonu vardır.Venturi cephesel düzenlemelerini plandaki içerikten ve formdan bağımsız düşünür.Mekansal ve strüktürel elementleri cephede kullanmaz.Desen kullanmayı sembol ve süsleme kullanmaya tercih eder.Venturinin Philadephia'da yaptığı bir yapıda cephede kullanılan desen sayesinde yapı çevresinden kolayca ayırtedilebilmektedir.Yapıda kullanılan desenler girişin denk geldiği bölümde sıklaşırlar.Venturinin yarattığı cephe insana canlı görünür.Cephe perspektif anlamda tek kaçışlı perspektifi andırır ve bu çizgilerin merkezi binanın girişini vurgular.Bu yapıya otomobilden bakanlar veya kaldırımdan yürüyenler farklı açılardan bakarlar ve farklı kaçış noktalarını algılarlar.(vantage points)Bu yapı insana farklı bir bakış izlenimi sunar.Yapının cephesinin çok renkli olması ve farklı renk tonlarında malzemelerin kullanılması yapıyı didaktik ve neşeli kılar.

İmpressions
H.P Berlage'ye göre yapının cephesi  desen yüzeyindeki geometri vasıtasıyla değişik bakış açılarından değişik görünümler sunar.Bu yaklaşıma verilecek bir örnek Berlage'nin Londra'da tasarladığı Holland evidir.Yapının cephesinde gri renge boyalı terra cotta kaplamalı kolonlar gün boyunca ışığı yansıtırlar ve canlı renkler etkileyici bir görünüm sunar.1880'lerden sonra Berlage yapılarının iç mekanlarında sarı ve beyaz sırlı kaplamaları devamlı kullanmaya başladı.Bu kaplamaları özellikle merdivenlerde ve ışıklıklarda kullanıyordu.Holland evinin cepheleri Monet'in resimlerini andırır.Monet,Seurat ve Signac'ın resimlerinde ışık üzerine bir yoğunlaşma vardır ve ışıktaki değişimler ile resim kendini belli eder,bir kimlik kazanır.Sanderson and Company fabrika binasında cephede beyaz sırlı tuğlalar kullanılmıştır.Bu malzeme parlaklığıyla dar olan caddeyi aydınlatır.Işığın önerdiği temel fikir aktif olma yani aktivitedir.Ana malzemenin sonucu ise temiz olmasıdır.Herkes ışığın bolluğundan hoşlanır.Işık eylemi teşvik eder.Mimari kaplama kullanımı ve ışığın farklı kombinasyonlarda kullanımı ile binalar fiziksel limitlerini aşarlar.

Planarity and Surface İmpressions
Mies Van Der Rohe gökdelenlerinde ışık yansımalarının oluşturduğu zengin izlenimden yararlanmıştır.Mies ilk olarak tasarladığı binaların dış görünüşleriyle ilgilenir.Teknolojik kaygılar yerine estetik kaygılarla ilgilidir.Mies van der rohe less is more dese de bir çok detayında süs gibi öğeler de kullanmıştır.Yani ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmamıştır.Mies sembolizm,strüktürel süs gibi ifadelerin kısıtlanmasını tartışmıştır.Taşıyıcı çerçeve karamsar bir görünüm sunar.Ham bir görünümdür.Bu görünüm kaplamasız olursa ham bir ifade sunar.Mies'in tasarladığı gökdelenlerde yapı inşa halindeyken çelik taşıyıcı çerçeve baskın bir şekilde göze çarpar.Fakat duvarlar inşa edildiğinde bu etki ortadan
kalkar.Mies'in tasarladığı lake shore apartmanında görünümler insan yapının etrafında hareket ettikçe değişim gösterir.Venturi ve Scott Brown'a göre primitive veya vernaküler mimari gelenekseldir.Fakat Berlage ve Mies'e göre bu iki kavram endüstriyel olandır.Modernitenin asıl önemli yönü endüstriyel olmasıdır.Yapılar ve kültür arasındaki bağlar Mies'te yoğun bir şekilde belirir.Bu bağın oluşmasına Frobenius'un bilinmeyen Afrika adlı yapıtı sebep olmuştur.Bu yapıtta toplum ve toplumun yapıları arasındaki karşılıklı etkileşim kaçınılmazdır ifadesi geçer.Mies'e göre mimaride cephe ifadesi konstrüksiyondaki zorunlulukların yüzünden ortaya çıkmıştır.Malzeme ekonomisi ve malzemeyi elde etme yapının yapılacağı konum da diğer etkenlerdir.Mimaride teknoloji gerçek sınırına ulaşırsa mimarlık içerisinde baskın bir öğe olur.Mimaride gerçekçi olmak önemlidir.Fakat aynı zamanda ifadeci olmak da önemlidir.Mies'e göre değerli mimarlık teknoloji ve çağdaş malzemeler kullanılarak yapılır.Mies'in zamanında teknoloji endüstri idi.Dolayısıyla mimari ifade endüstriyel olandı.

Aesthetics in an İndustrial Age
Mies'in tasarladığı lake shore drive apartmanında cephede yeralan I profiller taşıyıcı değildir.Bir röportajında Mies bu durumu şöyle açıklar.Ona göre dikmeleri bu şekilde kullanarak cephede dingin bir ifade ve ritm oluşturmak oldukça önemlidir.Bu yapıda bu profillerin bir amacı da cephedeki metal plakaların montajını güçlendirmekti.Cephedeki ifade bir desen oluşturur.Yapının cephesindeki çelik çerçeve siyaha boyanmıştır.Boyanın neticesinde cephe ağırbaşlı,basit ve anıtsal algılanır.Bu ifade bilinmeyen afrika kitabındaki insan figürüne benzer.Mies'in sonraki yapılarında kullandığı alüminyum cephe kaplamaları boya kullanılmasını gereksiz kılar.Onun erken yapılarında çelik kolonlar krom ile kaplanırdı.Bu yapılara barcelona pavyonu ve tugendhat evi örnek verilebilir.Mies kariyerinde yaptığı yapılarda strüktürel malzemeleri kaplama ihtiyacı duymuştur.Robin Evans'a göre lake shore apartmanında yapı siyaha boyanarak yapının mevcut cephesel ağırlığı kırılmış ve daha hafif algılanmaya başlamıştır.

İdeality of the Constructed Fact
Mies, Albert Kahn'ın tasarladığı uçak montaj binası içerisinde yeni bir konser salonu tasarlamıştır.Mies burada yuvarlak formlu ve mermer kaplı duvarlar tasarlamıştır.Bu duvar endüstriyel çelik strüktür ile kontrastlık oluşturur.Bu yapıda mies yapıdaki sınırları yeniden yorumlamıştır.Konser salonunun sınırı ön plandaki heykelden başlar ve arka plandaki savaş uçağında biter.Burada kadın heykeli ile savaş uçağı kontrast öğelerdir.Kadın heykeli barışı temsil ederken uçak savaşı temsil eder.

Architecture for İndustry
Albert Kahn tasarladığı uçak montajı binasında esinlenme,estetik gibi kavramlara vakit ayırmamıştır.Yapının programında esas olan uçak montajının yapılacağı geniş bir alan isteğiydi.Bu  yapının hızlı bir şekilde inşa edilmesi isteniyordu.Kahn'ın tasarladığı bu fabrika yapısında ışığın uniform olması isteniyordu.Bu yapıda aslında ışığın böylesine yoğun bir şekilde mekana alınması taşıyıcı sistemdeki gelişimin ürünüdür.Çelik taşıyıcı sistem yapıyı çepeçevre saran bant pencerelerin yapımına imkan sağladı.Tablo pencerelerin ortaya çıkışı ilk olarak bu fabrika yapılarında ortaya çıkar.Albert Kahn'a göre mimarlık %90 iş %10 sanattır.Bunun anlamı ofisteki işler organize,etkili ve sistematik olmalıdır.Kahn'ın düşüncelerine bağlı olan George Nelson'a göre fabrika yapılarında ortaya çıkan mimari yenilikler mimarlığın ilerlemesine neden olmuştur.Bu yapılarda mimarinin olmadığını savunan düşüncelere nazaran Nelson'a göre bu yapılar saf formları neticesinde modern mimarinin ifadeci gücünü artırmıştır.


Factory Made
Albert Kahn'ın yapıları hazır öğelerden oluşur.Bu tarz mimaride fabrikadan hazır gelen öğeler şantiyede monte edilir.Birinci Dünya Savaşının başlangıcında yapıların hızlı yapılması en önemli faktördü.Tasarım standardize edilmişti.Kahn'ın fabrika yapıları tren garı yapılarını andırır.Bu iki tür yapının gelişimi de paralellik gösterir.Yapım süreçleri ve malzemeleri benzerdir.Albert Kahn uluslararası stile eleştiriler yöneltmiştir.Ona göre Le corbusier'in mimarisi sıkıcı ve monotondur.Şehirdeki yapıların tek formüle göre olması ve tüm yapı tiplerine uygulanması sorunlu bir düşüncedir.Yapı tipleri arasındaki farkların korunması gerektiğine inanır.Ona göre ev,ev gibi fabrika,fabrika gibi tiyatro da tiyatro gibi görünmelidir.

Adjusting Standards
The Light of İndustry
İyi bir aydınlatma Albert Kahn'ın tasarladığı fabrika binalarının karakteristik özelliğiydi.Çünkü aydınlatma üretim sürecinin performansını artırdı.
Mimarlık meraklısı olan C.H.Van Der Leeuw Amerikayı ziyaret ettiğinde fabrika yapılarını da incelemiştir.Onun eleştirisi geniş olan fabrika yapılarında orta mekanların yeterince aydınlanamıyor olması ve gün içinde bile yapay aydınlatmaya ihtiyaç duyuluyor olmasıydı.Leeuw fabrikalardaki kalabalık çalışma koşullarını esefle karşılamıştır.Çünkü bu koşullar mekandaki hava kalitesini tersine çevirirler.Van Nelle binasında iç mekandaki duvarlar kuvars parçalı bir sıva ile kaplıdır.Bu kaplama ışığı yansıtarak iç mekanın daha aydınlık görünmesini sağlar.Van Nelle fabrika binasının mimarı Van Der Vlugt bir Bauhaus ve Gropius hayranıdır.Bu yapısında Bauhaus mimarisinin izleri görülür.
Hollandalı bir grup mimar (Nieuwe Bouwen)yeni malzemeler ve tekniklerle deneysel bir mimari ortaya çıkarmak istediler.Onların ilgisi standartlaşma,binanın fonksiyonu ile bunu kombine etme ve kişiye özel bir mimarlık ortaya çıkarmaktı.
Amerikan fabrika yapılarında yapıların hızlı bir şekilde inşa edilmesi ve üretim süreçlerine uygun bir fonksiyona sahip olması istenirdi.Yapıların estetik olması çok aranan bir özellik değildi.Bunun aksine Hollandalı mimarlar üç boyutlu ifadeler,perspektif görünümler ve cephenin üçüncü boyutunu yansıtan ifadeler kullanmışlardır.Albert Kahn fabrikalarının sadece ofis bölümlerinde Art Deco tarzı mimari üslup kullanırken hollandalı mimarlar binaların tüm cephelerine önem vermişlerdir.

Modern Appearances and Practicality
George Howe ve william lescaze'nin tasarladığı PSFS binası ultra pratik olarak tarif edilir.Bu terim iki şekilde anlaşılabilir:Programmatik ve teknolojik.
Bu yapıda ticari ve bankacılık işlemlerinin yapıldığı mekanlar yapının ikinci katına alınmıştır.Yapının zemin katı perakende satış yapılan alanlara ayrılmıştır.Bu kurgu bankaya gelen müşterilerin bu mekanları kullanmasına yol açmıştır.Mimarlar bu yapının tasarımında asimetrik bir şema kullanmışlardır.Bu tarz asimetrik binalar özellikle Yunan mimarlığında ve Akropolis'te görülür.George Howe ,Le corbusier ile Akropolisteki asimetri konusunda aynı düşünceleri paylaşır.PSFS yapısının taşıyıcı sisteminde olağandışı üç durum vardır:
1.      Konsol sisteminin kullanımı
2.      Kolonların dış cepheye konumlanması
3.      Rüzgar yüküne karşı alınan önlemler
Banka bölümünde yoğun bir şekilde aydınlatma elde etmek için strüktürel sistemde zorluklar yaşanmıştır.Yapıda bu zorluklar tavanlar ve cephe kaplamaları altında gizlenmiştir.Yapının cephelerinde spandreller üzerine oturan tuğla kaplamalar kullanılmıştır.çünkü yönetmelikler metal kaplama kullanımını yasaklamıştır.Yapı modern görünümünü alt seviyelerdeki camlı kütlelerden alır.Bu cephede parlak granit kaplama kullanılmıştır.Bu kaplamalar ve malzemeler oldukça pahalıdırlar fakat uzun vadede bakım maliyetleri daha düşük olur ve kullanıcısına kazandırır.
Bu yapı bankanın gereksinimlerini karşılama ve karma kullanıma uygun çözüme sahip olma gibi belirgin özelliklere sahiptir.Yapıda banka kısmının üst katta çözülmesi yapıyı diğer binalardan ayıran örnek bir yapı yapmıştır.
Prefabrication and Personality
PSFS binası prefabrik bileşenleri kullanan en ünlü büyük ölçekli binaydı.Richard Neutra yazılarında ve projelerinde endüstrileşmiş yapıları tasarlamanın zorluklarını açık bir şekilde belirtmiştir.Neutranın endişesi endüstrileşmiş yapıların cephe kaplamaları ve görünümlerinde oluşan tasarım zorluklarıydı.1927 yılında Neutra,Adolf Loos'un ve Max Fabiani'nin öğrencisiydi.Wie Baut Amerika adlı yapıtı da bu yıllarda yayımlandı.Bu kitabında mimar amerikan yapılarını anlatır.Amerikan mimarlığını ele alırken yapı bileşenlerinin standartlaşmasına karşı endişelerini dile getirmiştir.Neutra kitabının son bölümünde kendi tasarladığı bir prefabrik yapıyı anlatır.Bu yapıda Neutra bir panel kullanmıştır.Avusturyalı bir kimyacının buluşu olan bu malzeme iyi izolasyon sağlar ve hafiftir.Aynı zamanda panelin hammaddesi olan toprak California'da yaygın bulunur.Bu panelin çelik ile güçlendirilmesi gerekir.Neutra bu paneli diatom panel olarak isimlendirmiştir.Neutra her arazide(kademeli de olabilir)uygulanabilen ayarlanabilir temeller tasarlamıştır.Bu temeller prefabrik öğelerdir.

Architecture En Serie
Her çeşit prefabrikasyonda esas olan tekrardır.Neutra kariyerinde ve yazılarında hep bu noktaya geri dönmüştür.Tekrar etme anahtar bir durumdur.Tasarım,inşa etme ,finansal konular  ve arazi kullanımı gibi konularda tekrarlı kullanım anahtar bir konumdadır.Neutra tekrarlı kullanımın imkanlarını çağdaş tasarımlarında başarıyla kullandı.Neutra makine üretimi mimarlık malzemelerini kullanmayı benimsemiştir.Bu durum onun tasarımlarını çağdaş ve klasik yapmıştır.Neutra ön yapım bileşenlerle oldukça ilgilenmiştir.Bunlardan biri Buckminster Fuller'in dymaxion bathroom bileşenidir.Bu bileşen oldukça kompakt ve etkili tesisat çekirdeğine sahipti.Neutra bu bileşeni Nicholas Brown'ın evinde kullanmıştır.Daha sonraları Neutra evin bütün bileşenlerini bunun gibi ön yapım elemanlarla oluşturmayı düşünmüştür.
Neutra ''prefabrikasyon kişiselleştirilebilir mi?'' ve ''standartlaşma seçim imkanı sunar mı?'' gibi sorular sormuştur.Bu sorular konut üretimini otomobil üretiminden daha zor kılan sorulardı.Çünkü konut güven kaynağıydı ve kökleşmiş bağları vardı.Otomobilin ise böyle bir durumu yoktu.
Neutra, Van Der Leeuw ile iyi ilişkileri neticesinde fabrika işletmeni olan Leeuw'un evini tasarlamıştır.Bu evin strüktürü ahşaptan oluşur.Neutra cephede geniş cam boşluklar oluşturabilme imkanı yakalamıştır.Yapının cephesi sıvanmış ve üzerine alüminyum boya sürülmüştür.Bu boya sayesinde bina metalik,parlak ve düz görünür.
Neutra'nın bu yapıda kullandığı yaklaşımlar ona modern binaların nasıl görünmesi gerektiği hakkında bir görüntü sunmuştur.
Neutra'nın tasarladığı Beard House binası etkili ve hünerli bir termal konfor sunar.Dış duvarlardan giren hava üstten çıkar ve yazın etkili bir hava dolaşımı sağlanır.
Fabrika üretimi malzemeler ve site özgünlüğü çelişkili değildir.Neutra,endüstrileşme öncesi dönemde tasarlanmış binaların kendilerine has standartları olduğunu söyler.Buna doğal bütünlük demiştir.(natural uniformity)Neutra, Japonya'da sıkıcı bina olmadığını söyler.
Neutra,cephe panellerini alüminyum boya ile boyarken ve bu gibi uygulamalar yaparken endüstri öncesi dönemin malzeme ve tekniklerini endüstri çağı teknikleriyle entegre etmek istemiştir.

Fabrication Processes
Marcel Lod,Neutra'nın yapılarını çağdaş ve aynı zamanda klasik olarak kabul etmiştir.Ona göre Neutra çağına uygun davranmıştır.Malzemenin sunduğu olanakları sonuna kadar kullanmıştır.Bu duruma örnek olarak:geniş boyutlarda kayan cam duvar bölmelerle kapalı bir oda oluşturması ve bahçeye açılan çok amaçlı salon(okul sınıfı) tasarımı yapması verilebilir.Bu tasarımlar ile doğa,konutun veya okulun içine dahil olur.Marcel Lods'un Suresnes'de tasarladığı okul binasında sınıflar hareketli duvarlar ile donatılmıştır.Bu hareketli duvarlar katlanır,akordeon kapıdır ve cam paneller ile kaplıdır.Bu okulun taşıyıcı sistemi çelik çerçeve ve prefabrik öğelerden oluşur.Prefabrik döşeme T kesitli kirişlere oturur.Bu kirişleri şaftları geçirilir.Bu şaftlardan geçen sıcak hava tesisatı,üst katların ısınmasına yardımcı olur.Yapıda kuzey yönü kapalı iken güney yönüne doğru bir açılım vardır.Çünkü kuzeyde gürültü ve dikkat dağıtan bir görünüm vardır.Kuzey cephe standart prekast paneller ile kaplanmıştır.Bunun aksine güney cephesi peyzaja açılır,doğal günışığı ile iç mekanları aydınlanır.Bu yapı malzeme ve bileşenleriyle kompozit bir yapı olarak görünür.Lods kariyeri boyunca şantiyeleri gezmiş ve yapıların gelişim evrelerini incelemiştir.

For Many Years I Wore Leather Apron
Tasarım ve üretim Jean Prove'un işlerinde biraraya geldi ve benzersiz bir kaynaşım oluşturdu.Prove,Nancy'deki çıraklık dönemlerinde metal işleriyle uğraştı ve bir atölye kurdu.Atölyesinde mobilya,strüktürel çerçeve ve mimari kaplama gibi prototipler tasarladı.Mimari kaplama tasarımında oldukça yaratıcı bir kişiydi.Özellikle bükülebilen metal plakaları ilk defa kullanan oydu.Prove da diğer mimarlar gibi uçak mühendisliği teknolojisinden yararlandı ve bu tekniklerin yapılarda nasıl kullanılacağını uygulamalarıyla gösterdi.Prove'un bazı çalışmalarında kaplama panelleri yapının strüktürü ile orantılıdır.Bu sayede strüktür aralıkları da cephede ifadesini bulur.
Roland Garros Flying Club'ta yer alan Buc Pavilion'da kullanılan kaplama panelleri dikey taşıyıcı modüllerindeki açıklıklar ile uyumludur.Bu örnekte taşıyıcı modüller gizlenmemiştir.Prove'un bu yapıda takındığı tavır diğer binalarında değişmiştir.Örneğin Maison Du Peuple binasında taşıyıcı direkler daha az önemlidir.
Bu tarz metal panellerle oluşturulan bir cephe, fabrika üretimi olan bir mimarinin gelişimini belirtir.Prouve bu örnekte kendi tasarladığı bir prototipin standart üretimine geçmiştir.Bu paneller yapıya kimliğini kazandırmıştır.Kahn,Howe,Lescaze ve Neutra'da böyle bir beceri yoktur.Onların yapıları kısmen standardize olmuştur.Bu paneller cepheye tektonik bir bütünlük kazandırır.(self-supporting tektonic integrity)
Bu cephe sisteminde panellerin kendine ait taşıyıcı sistemi vardır.Duvarlardan veya döşemelerden destek almazlar.Buyapı tarzında tasarım,uçak ve otomobillerin tasarımına yaklaşır.
Premade-Remade
Open and Closed Systems Of Constructions
Alison ve Peter Smithson'un Hunstanton okulundaki işi Prouve'un ve Mies'in çalışmalarını andırır.Bu okulda yapının cepheleri Mies'in tasarladığı memorial hall binasını andırır.Bu okulda cephedeki kolonların taşıyıcı vurgusu azaltılmıştır.Mies'in memorial hall binasında kolonlar daha vurguludur.Hunstanton okulunda kolonlar taşıyıcı özelliklerinden ziyade bir resmin çerçevesini belirleyen sınırlar gibidir.Burada kolonlar yatay elemanların çerçevesi olarak görev alırlar.Bu okul binasında cephede tuğlanın rengi ile kolonun rengi kontrast oluşturur.
Brutal Facts Of Building
Hunstanton okulunda pencerelerin montajında önemli bir hata yapılmıştır.Pencereler doğrudan çelik çerçeveye monte edilmiştir.Halbuki bu pencerelerin bir alt çerçeve ile çelik strüktüre bağlanması gerekirdi.Çelik strüktüre monte edilen pencereler yapının termal genleşmesi neticesinde çatlamaya başlar.Bu sorunlar çelik strüktüre ahşap bir pencere doğraması takılmasıyla çözülmüştür.
Bu yapıyla benzer brutal etkiler gösteren bir diğer yapı Louis Kahn'ın Yale üniversitesi sanat galerisi binasıdır.Bu binada yapım süreci rasyonalize edilmiştir.Bazı yapı elemanları endüstriyeldir.Fakat hepsi değildir.Yapıda cephenin ifadesi hibrit olarak ifade edilir.Modern ve geleneksel malzemeler kombine edilmiştir.(Örneğin tuğla ile Cor Ten çeliğinin,aliminyum ve camın,beton ile tuğlanın beraber kullanılması)
Brutalizm konusunda ve geleneksel malzemelerin kabulünde Kahn'ın zihni arkaik temalarla meşguldü ve bu durum malzeme dokusundan oluşan bir mimarinin ortaya çıkmasına yol açtı.
Konstrüksiyon olgusu çağdaş sanat yapıtlarında önemli bir konu haline geldi.Eduardo Paolozzi, Smithsonlarla birlikte çalışan bir sanatçıydı ve eserlerinde imposto tekniğini kullandı.Bu eserlerde malzeme yüzeyinde brüt beton,Cor Ten çeliği ve tuğla vardı ve imposto tekniği modernizme yeni bir nitelik ve düzenleme getirdi.Bu sayede endüstri eski tip malzemeleri ve teknikleri yeniden kullanmaya başladı.Eski metotlar kullanılır hale geldi.
Facts Of Building and of Life
James Stirling,Le corbusier'in tasarladığı maison jaul binasında teknolojik olarak herşeye ortaçağ ustalarının da sahip olduğunu vurgular.Bu yorum diğer bir çok mimar tarafından da dile getirilmiştir.Le corbusier modern metot ve malzemeleri savaş sonrası dönemde yeniden değerlendirmiştir.Stirling'in Jaul binasındaki teknoloji eksikliği yorumuna rağmen bina Stirling'in tasarladığı Ham Common binasından esinlenilerek tasarlanmıştır.Reyner Banham'ın gözlemlerine göre basit malzemelerin kullanımı tek başına felsefik bir sempatiden kaynaklanmaz.Bununla birlikte ekonomik bir zorunluluktan da kaynaklanır.
Ham common apartmanında tekrar eden formlar farklı malzemeler arasında keskin ayrımlar oluşmasına yol açmıştır.Bu apartmanda cephedeki beton ve tuğla duvardaki negatif derzler,yani derz boşlukları farklı malzemeler arasında bir etki yaratır.Bu sonuç Le
corbusier'in Jaul binasından daha az spontanedir.Fakat daha rafine,resmi ve doğaldır.Bu sonuçla Ham Common apartmanını diğer brütalist çalışmalardan ayrı tutmak yerinde olur.
Mimarlık bir malzeme bulma işiyse modern ve geleneksel malzemelere önyargılı davranmadan bütün malzemeleri ekonomik,kültürel ve sosyal limitler içerisinde kabul etmek gerekir.Konstrüksiyon farklı tür malzemeleri birbirine entegre etmeye çalışır.
İnvention and Limited Means
Alejandro De La Sota;Wright,Corbusier ve Mies gibi ustalara katkıda bulunmuş bir mimardır.Onun projeleri ideolojik olmaktan ziyade deneysel ve pragmatiktir.Sota,Team10 grubundaki mimarlardan farklı hareket etmiştir.
Savaş sonrası dönemde mimarlıkta bir tasarruf dönemi başlamıştır.Fakat bu dönemde Sota sınırları aşan düzeyde malzeme teknik çözümler üretmiştir.Sota,1950'lerde Le corbusier, Unite d'habitation binasını yaparken büyük bir şok yaşadı.Çünkü Corbusier alman yapı ustalarının mükemmeli yakalama yolundaki görüşlerinden vazgeçmişti.
De La Sota, yapım tekniklerinde kusursuzdan az (less than perfect standards) standartlar benimsemiştir.Sota'nın bu yaklaşımını benimseyen Le corbusier'in yapıları daha güzel olmuştur.
Sota 1955 yılında Madrid'de tasarladığı Arvesu evinde içe dönük bir mimarlık geliştirdi.Bu mimarlık çevre koşullarına uygun bir mimarlıktı.Sota,müşterisinin isteği üzerine cadde üzerine birkaç pencere yerleştirmişti.De La Sota , Tarragona'daki Civil Government binasını tasarlarken bir sıkıntıyla karşılaştı.Bu sıkıntı modern mimarinin içerisinde anıtsallığın nasıl sağlanacağıydı.
De La Sota'nın hükümet konağı binası merkezi hükümeti temsil etmek zorundaydı.Sota'nın başlangıçtaki çizimlerinde binanın sivil ve konutsal fonksiyonları yatay ve dikey bloklara ayrılmıştı.Final tasarımında tüm kullanımlar tek bir blok içinde çözülmüştür.Sota,yan cephelere pencereler koymuştur,ana cepheyi ise opak tasarladı.Aynı yaklaşım Arvesu konutunda da uygulanmıştı.
Sota cephede simetrik ve asimetrik girintiler ile çalıştı.Bu girintiler cephede bir gerilim ve denge yaratır.Bu durum cephede,mermer bir kütle üzerinde bir çatlak izlenimi verir.
Sota cephede açıklıkların aksını sağa ve sola kaydırarak bir kusur  yaratmıştır.Yapının ortasındaki boyuna pencere hattı bir denge yaratır.Sota mermer,cam,metal gibi farklı malzemeleri yapılarında kullanmıştır.
Chance Constructions
De La Sota'nın erken projelerinde tuğla kullanması Sigurd Lewerentz'in işleriyle benzerlik gösterir.(özelliklede İsveç'teki St.Mark kilise binasında)
Lewerentz yapı konstrüksiyonu ile ilgili derin bir bilgi birikimine sahipti ve doğru yapı ustaları seçerek doğru bir yapım süreci ve prosedürünün izlenmesine önem veriyordu.Fakat profesör Hjalmar Granholm'ün taş duvar uygulama teknikleri ile alakalı bilimsel incelemelerine kadar İsveç'te taş duvar uygulamalarına izin verilmiyordu.Lewerentz'in yapım tekniklerini iyi bilmesi kazaların ortaya çıkmasını engellemedi.
Tasarladığı kilisenin dış cephesi spesifik mekansal bir kaliteyi barındırır ve bunu salınımlı duvarları vasıtasıyla başarır.Cephede uygulanan tortusal yüzey iç mekana uzanır.İç mekan ve dış mekan arasındaki karşılıklı duruma rağmen Lewerantz,yüzeyleri devamlı ve akıcı tasarlamak konusunda oldukça istekliydi.Cephede çerçevesiz cam pencereler kullanması bu isteğini gösterir.Köşebentli pencereler dış duvarlara oturtulur ve etrafı sızdırmaz macunlar ile yalıtılırdı.Lewerentz bu metodu Klippon'da tasarladığı St.Peter kilisesinde daha da geliştirmiştir.Klippon projesinin başlangıcında Lewerentz tuğla duvarlarda kumlama yaparak düz bir yüzey oluşturmayı başarmıştır.Lewerentz,tuğla duvarlarda tuğlanın kesilmesini istemiyordu.Bunun yerine harç aralıklarını değiştiriyordu.Yapım sürecine rehberlik eden 3 tane kuralı vardı.
1. Tuğlayı her tür yüzeyde kullanmak.Döşemeler,duvarlar(iç-dış)ve bazı durumlarda tavanda.
2. Standart ölçülerde tuğla ve seramik kullanmak
3. Tuğla ve seramiği kesmeden kullanmak
Lewerentz'in kurallarla tasarlama ilkesi De la Sota'nın imperfection(kusurluluk) ilkesine de ters düşer.
As Found
Nigel Henderson’un fotoğraflarında Doğu Londra’nın parçalı halini vurgulamasına ve kentsel yaşamın sinematik tecrübesine saygı duyulmasına rağmen Smithsonların mimarlığı malzemelerdeki çeşitliliğe karşın tek yapı ölçeğinde bir bütünlük ve ahenk sunar.De La Sota’nın işlerinde bu uyuma  yüksek derecede bir meydan okuma vardır.Özellikle de Maravillas cimnasyumunda çatı kesiti ile yapının yüzeyinin bitişik olması hacimsel çıkıntılar ve girintiler yaratır ve bu durum farklı malzemeler ile vurgulanır.Sonuçta yapının tek bir yapı gibi okunması olanaksız olur.
Konseptsel olarak tekil ve uyumlu bir hacmin erozyonu mantığıyla oluşan bir yapı Stirling ve Gowan’ın Leicester Üniversitesinde tasarladığı mühendislik binasıdır.Bu binada hazır objelerin kabuk ve dönüşümü vardır.Le Corbusier’in La Tourette manastırında hücresel düzene rağmen yemekhane,şapel ve kütüphane farklı hacimsel kütlelerle ifade edilmiştir.Aynı yaklaşım Stirling ve Gowan’ın tasarladığı mühendislik binası için de geçerlidir.Fakat bu mimarlar kendilerini beton malzeme ile sınırlandırmamışlardır.Bu binada yan yana olma farklı fonksiyonların hacimsel kuşatımıdır.Zemin katta laboratuarlar üst katta farklı formdadır.Konferans salonu,küçük odalar ve yönetim farklı hacimlerde ifade edilmiştir.Her hacmin kendine özgü taşıyıcı sistemi vardır.Leicester binasının hacimleri eklemlidir ve her biri malzeme açısından yüksek düzeyde tutarlılık gösterirler.En önemli malzemeler tuğla,seramik ve camdır.Bu cam malzeme opak veya saydam olabilir.
Stirling tuğla malzemeyi tipik bir şekilde kullanmamıştır.Tuğlanın sertliği kullanımda vurgulanmamıştır.Eisenman’a göre saydam cam tatmin edici görünür.Fakat opak cam bunun tam tersidir.Leicester binasında laboratuar kütlesindeki eğimli ve prizmatik camlar dışa doğru çıkıntı yaparlar ve düzlemsel olan tuğla duvarın dışına doğru uzanırlar.Burada cam üç boyutlu bir katı cisim gibi algılanır.Mühendislik fakültesi tekil bir cephe bütünlüğü sunmaz.Bunun yerine simultane bir oluş ve farklı yapı hacimleri ve bu hacimlere uygulanmış malzemeler sunar.
Stirling’e göre yapılar uzaktan kütle olarak algılanmalı yakınına gelindiğinde ise birlikte görünmelidir.
Aksonometrik çizimler Leicester binasındaki farklı kütlelerden oluşan binaların tasarımına olanak tanımıştır.İki boyutlu çizimlerden tasarım yapmak bu binaların tasarımını zorlaştırır.
Stirling ve Gowan’ın tasarladığı tarih fakültesi binasında farklı kütlelerin kullanımını kısıtlamışlardır.Yapı tek kütle gibi algılanmaz fakat kompakttır.Malzeme azaltılmış sadece tuğla ve cam kullanılmıştır.Bu yapıda cam önemli bir rol oynar.Tuğla ise çerçeveyi tanımlar.Bu tarih fakültesindeki bileşenlerin oyunu 19yy gar binaları,market ve sergi salonlarındaki camlı bölümleri andırır.Hacimsel üst üste binmeler ve cephedeki yansımalar ile kırılmalar 20yy başındaki kübist imajları hatırlatır.Endüstriyel mühendislik ve kübizm arasındaki paralellik 1920’lerden beri bulunur.Sigfried Giedion’un space,time and architecture adlı yapıtı bu konudaki en etkileyici formülü verir.
Stirling’in algısal mesafe ve algısal hareket hakkındaki yorumlarında Giedion’un ‘’space time’’ kavramını paylaşır.Burada binanın insanı karşılaması içinde veya etrafında hareket etmekten bağımsızdır.
Formlessness
Stirling ve Gowan’ın ortagonal ve düz cepheli karakteri Frank Gehry’nin mimarlığı ile benzerlik gösterir.Parçalı tasarım Gehry’nin erken dönem konut projelerinde belirgin bir biçimde görülür.Leicester binası iki aşamalı bir süreçte tasarlanmıştır.Fonksiyonlar farlı kütleler içinde çözülmüştür ve parçalar kümesi işleyen bir bütünü oluşturmuştur.Gehry’nin erken dönem çalışmaları modern mimarlığın erken dönemlerinden bağımsızdır.Gehry’nin kendi evi Stirling ve Gowan’ın tasarladığı Leicester binasından 15 yıl sonra tasarlandı ve bina farklı elemanların bir arada kullanıldığı Gehry’nin erken dönem binalarından biriydi.Bu binalarda tasarımın sonucunda bir bütünlük oluşur.Richard Hamilton,Robert İrwin ve David Hockney gibi sanatçılar benzer şeyleri yeni anlamlar kazanarak ve alışık olmadıkları bir şekilde yan yana getirerek kullandılar.
Santa Monica evinin dış yüzeyi ikinci bir yüzey olarak adlandırılır.Bu yüzey mevcut evi ahşap dikmelerle kuşatır.Bu ikinci yüzey devamlıdır fakat beklenmedik bir şekilde kesintiye uğrar.Bu kesintide tel örgü vardır ve bir köşe penceresi yer alır.Frank Gehry’nin bu tasarımında cephede görülen kusurlu karakter daha sonraki işlerinde değişmiştir.Gehry’nin Winton Guest House yapısında binalar arasında yarıklar oluşturma fikri ona nefes kesici gelmiştir.Kama biçimindeki yarıklar saf formları farklılaştırır ve bütün bir form gibi görünür.
Gehry’nin erken yapılarında farklı hacimlerdeki odalar bir hacim içinde birleşmiştir.Cephe geometrisi daha parçalıdır ve ısrarla dik açılı değildir.Fakat bu parçalı yüzey kompozit bir konstrüksiyonla yapılmamıştır.Kaplamalar uyumludur ve bir veya iki malzeme ile renk ve finish ile sınırlıdır.
Gehry’nin binalarında parçalar kendi içlerinde bir bütün oluştururlar.Gehry’nin ilk çalışmalarındaki gergin bütünlük yerini son çalışmalarında düzeyli bir senteze bırakmıştır.
Geleneksel yapılarda kullanılan geometrilerden farklı bir geometriye sahip olduğu için bu tarz yapılar formless olarak adlandırılır.
Techique and Appearance:The Task Of The Present
Mies Van Der Rohe’nin Seagram binası birkaç karşı görüşe rağmen kentsel ve teknolojik olarak başarılı bulunmuştur.Mies modern üretim yapı elemanlarını yapılarında kullanarak sembolik anlamlar kazanması için çaba göstermiştir.Mies gökdelenlerden bahsederken cesur konstrüksiyon fikirlerinin uygulanmasını savunur.Bu strüktürlerin varlığı teknik hüneri kanıtlar.Mimar bu düşünceleri gerçekleştirmek için geleneksel formları kullanarak çözüm üretmeyi bırakmalıdır.
Çelik çerçeveler binanın yükünü taşırlar,binanın yüzünün strüktürel  görünmesine artık ihtiyaç yoktur.Gökdelenlerde camın kullanımı yeni olanaklar sundu ve yeni yaklaşımların oluşmasına gerek duyuldu.Lake Shore Drive apartmanı ve Seagram binasında kolon ve döşemeler çeliktir.Orta çekirdek ise perde duvardır.Seagram binası cephede büyük oranda devamlılık sağlar.Dış cephe giydirmesi arka planda kalan strüktürü gizler.Binanın basit hacmi ve uniform dış cephesi binaya anıtsal bir görünüm katar.(yapı,Seagram şirketinin piyasadaki ve çağdaş yaşamdaki rolünü yansıtır.)Yapının anıtsal ifadesi yalnızca teknik çözümlerle sağlanmamıştır.Mies ayrıca basit bir hacim kullanarak ve cephede uniform bir düzen kurgulayarak bu etkiyi yakalamıştır.Bronz ve tinted glass(renkli cam) kullanımı cepheye melankolik bir hava katmıştır.
Yapılarda görsel etkinin rolünü karar verici bir etken olarak kabul etme özellikle Mies’in kaplama sistemlerinde geçerlidir.Bu durum özellikle Venturi ve Scott Brown’ın yaklaşımlarıyla benzerlik gösterir.Bu binalar çağının teknolojik varlığının bir dışavurumudur.

Distraction (Dikkatin Dağılması)
Mies erken işlerinden başlayarak yansımalardan oluşan cam cephelere karşı endişeli durmuştur.
Lake Shore Drive apartmanında ışık ve gölge oyunundan oluşan cephenin görünümü gün içinde güneşin rotasıyla ve kişinin bina etrafında hareket etmesiyle değişir.Yapının ağırbaşlı kütlesi ve cephesindeki spektral etkiler yapının kayboluşuna etki eder.Bu kayboluş yapının cephesini oluşturur.
Siegfried Kracauer,Berlin Picture Palace binası hakkındaki yorumlarında distraction kavramıyla ilgili bilgiler vermiştir.Ona göre distraction özel bir görme şeklidir.Kalıcı figürlere veya tüm objeye odaklanma olmaz.Fakat lokal ve minör oluşumlara odaklanma olabilir.Kentsel yoğunluk bu görme biçimini mümkün kılar.
Seagram binasının cephesinde oluşan yansımalar distraction olarak anlaşılır.Cephedeki cam ve bronz sadece teknik bir sonuç değildir aynı zamanda kültürel ve kentsel bir sonuçtur.Bu yapıların koyuluğu,saydamlığı ve kütleselliği onları görkemli veya korkunç yapabilir.Fakat onlara anıtsal,geçmiş ve tarihsel bir hava da katar.Bu yapıların hafifliği,yansıtıcılığı ve cephedeki muğlaklığı bu yapıları çağdaş yapar ve bu yapılar teknolojik ilerlemenin bir sonucu olarak kabul edilir.Seagram binasının inşaatından on yıllar sonra büyük şehirlerin merkezlerinde bu yapıya benzer yapılar yükseldi.Bu durum Mies’in iddialarını doğrulamıştır.Mies’e göre yeni çağ yapıların teknolojik karakterinin ortaya çıktığı bir dönemdir.Bu yapıların tasarımını teknik ve ekonomik zorunluluk belirlemiştir.
1962’de Seagram binası tamamlandıktan sonra Jose Louis Sert yapının cephesi ile ilgili yorumunda şunları söylemiştir.’’Bu cephe Amerikan kültürünün bir kanıtıdır ve en uzak şehirlerde bile yer alır.’’
Sert’e göre  cephenin tek pencerenin tekrarı şeklinde oluşması gitarı tek tel ile çalmakla eşdeğer tutar.
Louis Sert çağdaş mimarinin içerisine geçmiş mimariyi de katmak istemiştir.

Modern Building and Historical Memory
1970’lerde özellikle İtalya’da mimarlıkta kalıcı formlar keşfedildi ve tasarımda bir alternatif olarak önerildi.Bu dönemde en önemli isim şehir tarihçisi ve teorisyen olan Saverio Muratori’dir.
Tipolojideki yenilikler 1960’larda başladı.Bu yenilikler tarihsel öğelerin tekrarına çabaladı.
Tarihsel mimarlığın diğer kullanışlı zanaatlara benzemesi tartışma konusu olmuştur.
Tekrar etmenin doğası mimari objenin özgünlüğünü,tekliğini engellemiştir.Tip’in anlamı bir objenin tekrar etmesidir.Bunun zıttı olarak model diğer objelere benzemez.Model’de her şey hassas ve belirgindir.Tip’te ise her şey belirsiz ve muğlaktır.Aldo Rossi’ye göre mimarlık hafıza ve sonucun ara yüzünde durur.Aldo Rossi zamansız tipolojinin oturmuş kanunlarını aramıştır.Tipoloji uygulama ile ilgili olan fonksiyon programının dışında zamanın ötesinde bir varoluştur.Bina programının gerekliliği tipolojiler ile çalışmaya yabancı değildir ve projenin ideolojik içeriği için gerekli olmuştur.
Aldo Rossi’nin tipolojileri toplayarak oluşturduğu mimari,ideolojik bir bakış mı yoksa projenin içeriğinin olduğu bir tarihi bakış mı?
Rossi’ye göre kentsel yerleşmelerde iki tür kalıcı yapı vardır.Bunlar:konutlar ve anıtlardır.
Palazzo della ragione in Padua binası zamanının ötesinde bir binadır.Çünkü bu bina bir çok fonksiyonu bir arada barındırır.
Otonomi kendi içinde potansiyel bir toplayıcılık ihtiva eder.Tarihsel ve anılarda oluşan yapı cepheleri binalara yoksulluk ve potansiyeli beraber verir.Rossi’nin binalarının cephelerinin sessiz ve soğuk olduklarına şüphe yoktur.Rafael Moneo’ya göre Rossi’nin çalışmalarında mimarlığın kendisi ana karakterdir.Onun bize tekrar tekrar sunduğu bu mimarlık program ve durumlarda üretilen bir mimarlıktır ve bu koşullar değişse de Rossi yine bir mimarlık geliştirir.
Rossi’nin binaları bir resim olarak hatırlanmaz fakat analojik referanslar olarak hatırlanır.Bu binalar tarihsel detayların yansıdığı binalardır.
Rossi’nin çalışmaları geçmiş mimarlığa ait olan kavramlar olan anonimlik ve genellik gibi kavramları kendisine isnat alır.
Rossi’ye göre mimarlık mimarlıktır ve sosyal ile psikolojik disiplinler mimarlığın yerine geçemez.
Rossi’nin çalışmaları nostaljik ve melankolik kabul edilir.Geleceği düşünen bir mimarlıkta geçmiş öğeleri kullanmak ve bunların ilgisini doğru kurabilmek zor bir iştir.Model çalışmaları içine tipleri monte etmek tuzaklara açık bir iştir.

Representation and Nonrepresentation
Rossi'nin dersleri Herzog ve De Meuron tarafından kuşkuyla karşılandı.Çünkü bu mimarlar mimarlığın sosyal ve psikolojik rolünü unutmak istemiyordu.Daha da önemlisi bu mimarlar objelerin algısal kalitesini unutmadılar.Mimarlık ilk anlamı olan yani kullanıcılarıyla sevimli ve etkinleştirici bağlantılar kuran ve doğal olaylara dayanan bir beceridir.
Rossi'nin 70'li yıllardaki çalışmaları geçmiş olayları çağdaş bir şekilde sergilediği çalışmalardır.Bu çalışmalar modernizm ve klasizm arasında salınır.Fagnano Olna ilkokulu ve Broni'de tasarladığı okulda yapılar simetrik planlıdır,cepheleri düzdür ve pencereler cephe yüzeyleri oyularak oluşturulmuştur.Bu yapıların ortalama etkisi modern ve geleneksel arasında görünür.Bu yapılarda geometrik ve sembolik idealin indirgenmesi yapının anıtsal karakterini güçlendirmiştir ve bu durum Loos'un, mimarlığı bir mozole veya anıt olarak yorumladığı fikirleriyle bağlantı kurulmasına yol açmıştır.Rossi'nin çabası anonim bir mimarlık yaratmaktı.Anonimlik stilistik bir kategorinin ve toplamacılığın bir sonucudur.
Herzog and De Meuron firmasının Ricola'da tasarladığı depolama binasında dış cephede eternit cephe kaplaması kullanılmıştır.Bu kaplama ahşap taşıyıcı çerçeve üzerine monte edilmiştir.Bu ahşap direklerin iç yüzü metal kutularla kapatılmıştır.Bu firmanın Eberswalde'de tasarladığı kütüphane binası imaj ile konstrüksiyon ilişkisini tam olarak ortaya koyar.Bu yapının tasarımında mimarlar fotoğrafçı Thomas Ruff ile çalışmışlardır.Ruff gazetelerden topladığı fotoğrafları binanın cephesine uygulamıştır.Fotoğrafların yapıştırıldığı prefabrik paneller cepheye yatay olarak monte edilmiştir.Bu tasarım görsel hareketlilik ve dinginlik sağlar.

Building İmages
Bugün birçok mimar konstrüksiyon,malzeme ve süreç konusunda endişelidir.
Banham teknolojiyi kullanmayan mimarların arka planda kalacağını söyler.Son projeler de göstermiştir ki bunun aksini düşünmek biraz zordur.
Fonksiyonel determinizmdeki kuşku herhangi bir malzemenin rolü hakkındaki kuşkudur.Bu malzeme camdır.Camın cephe ifadesinde yankı uyandıran yenilik nedir? ve asıl soru böyle bir malzeme ile bu mümkün olabilir mi?
Yeni tip camlar ve bunların özellikleri daha önce görülmemiş bir mimari ve mekansal etkinin oluşmasını sağladı.Cam,şu an saydam,yarı saydam ve opak olarak kullanılabilir.Ayrıca cam strüktürel olarak kullanılabilir.Cam tek başına yankı uyandıracak bir malzeme değildir fakat bir araştırma konusudur.

Postscript
Ön yapım yapı elemanları yapı sürecinde kullanıldığından beri yapım süreci bir birleştirme süreci olmuştur.Artık işçilerin ham malzemeleri kesip,birleştirip ve son halini verdikleri süreç arzu edilmiyor.Bunun yerine prefabrik öğeler getirilip montajı yapılıyor.Bu günlerde konstrüksiyon wet process yerine dry process eğilimindedir.Yapı elemanları sadece hassas değildir,doğrudur da aynı zamanda.
Bu teknikler sistem yapılanmasını gösterir.Bu entegre bütünlük 3 konuyla karakterize olmuştur.
1. Parçaların fonksiyonel olarak birbirlerine bağlı olması
2. İçsel amaçlılık
3. Bölgesel zorunluluklardan bağımsız olması
Glazing sistemlerin fonksiyonelliği şu koşullara bağlıdır.İlk olarak işleyiş mekanizması kendi içinde birbirine bağlıdır.(fasteners,sealants,sheets of glazings etc.)İkincisi her parçanın uygun standartlarda olması gerekir.
Sistem elemanlarıyla ilgili diğer bir fikir Emmanuel Kant'a aittir.''Whole(bütün),eklemlidir.Birbirine yığılı değildir.Kendi içinden büyümüştür.Her kol ve kanat amacına ve oranlarına uygun hareket eder.''
Leon Battista Alberti'nin concinnitas kavramına göre bütünlükte bütünü zayıflatacak veya tahrip edecek bir parça yoktur.

Technique
Prometheus ilk insandır ve topraktan oluşmuştur.Belirli bir gücü vardır.Ateşi kullanır.İnsanlar arasındaki rekabeti bilmez.Zeki düşünme,öngörü ve tekniğin farkına varma gibi özellikleri vardır.Ateşi ve sanatı kullanma insanlara dilleri geliştirmeyi,giysi yapmayı,evler inşa etmeyi sağladı.İnsanoğlu kendini korumak için gruplar halinde hareket edip şehirler kurdular.Fakat politik zekadan yoksundular.Dillerden,kıyafetlerden ve mimarlıktan önce insanoğlu insan olarak kabul edilmiyordu sadece potansiyeli vardı.